Yazar Olmak!
YAZAR OLMAK İSTİYORSANIZ “BUKİTAPBENİM” YANINIZDA!
Bir Eylem Olarak “Yazmak”
Yazmak bir eylem olarak, bireyi birey yapan, burada ben de varım! diyebilmenin en önemli göstergesidir. Fransız filozof Descartes’ın dillere pelesenk olmuş “düşünüyorum öyleyse varım” sözü tam da yazar olmayı isteyenler için biçilmiş kaftan niteliğinde. Zira düşünmek, düşündüğünü hayal gücü ile kâğıda kalem ile nakşetmek herkesin ilk bakışta yapamayacağı bir şey gibi duruyor. Meşakkatli bir süreçmiş gibi gözükse de düşüncenin somut hale bürünmesi aslında o kadar da zor değildir.
Bugünün iletişim ortamlarında bireyler giderek yalnızlaşmakta kendi içine kapanmaktadır. Batı medeniyetinin bize dayattığı “insan insanın kurdudur” düsturu insanı insan yapan faktörlerden gün geçtikçe uzaklaştığını, yalnızlaştığını, içine kapandığını zerk etse de, aslında “insan insanın umududur, sığınacak limanıdır” düsturu ile yaşamak, insanın yaşadığı toplumda homojen hal almasını sağlayan etkenlerin başında gelir. Bunun nedeni, yalnız yaşayamayan insanın muhakkak çevresine duyduğu ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Öyle ki okulda, manavda, markette, sinemada, operada insanlar birlikte kalmaya mecburdur ve ortak bir kaderin çemberinde paylaşımda bulunmaları söz konusudur.
Bu nedenle “her insan bir dünya” ise dünyaları buluşturan etmenlerin etrafında buluşmak insanı insan yapan şeydir. Madem akıl sahibi olmak insana bağışlanmış, o zaman insan boş durmayacak, üretecek paylaşacaktır.
Her ne kadar yeni iletişim ortamları insanları kendi limanlarına hapsetmeye sebep olmuş gibi gözükse de, sürekli üretmesinin önüne hiçbir zaman geçememiştir. Öyle ki “yazmak” eylem olarak binlerce yıldır yıkılmaz kale gibi varlığını devam ettire gelmiştir. Neden mi? Kil tabletlerden papirüslere, ahşap baskılardan kâğıt baskılara “yazma” eylem olarak devam etmiş ve nihayetinde sanal dünyada bloglardan forumlara canlılığını korumaya çalışmıştır.
Lakin “yazmak” duyusal, duygusal bir öğeler bütünü olarak düşünülürse, insan yazdığına dokunmak, kalplere dokundurmak ister. O yüzden düşüncelerin sanal dünyada varlığı bu duygusal ve duyusal haz almanın önüne geçer. Lafı dolandırmadan “yazmak” eyleminin kâğıda dökülmesi ve dokunma ile bütünleşmesi noktasında düşüncelerin gözle görülür, elle dokunulur olması tam da yazar olacakları ilgilendiren ve ilelebet bu “dünya kütüphanesi”nin raflarında yerini almasına sebep olur. Bu eylemin vücut bulması ise elde bir kitabın varlığı ile mümkündür. Yazar olmak, bu kütüphanede yer almak nasıl mümkün olabilir?
Yazar Olmak
Hepimizin bildiği gibi kaleme kâğıda dökülen çoğu şey kitap olabilir. Bir hikâye, öykü, roman, bilimsel çalışma bu kategoriye rahatlıkla girebilir. Temelde ortaya çıkan şey ise kitapların hayatımızın önemli bir bölümünü oluşturduğu gerçeğidir. Çok sayıda bilgiyi kitaplardan edindiğimiz gibi, örneğin kurgu olan kitaplar sayesinde de güzel vakit geçirebilirsiniz. Bazı kişilerin de bu kitapları yazmaya istekleri olur ve bunun için farklı çalışmalar gerçekleştirmek isterler, daha doğrusu yazdıklarını kitaplaştırmak isterler. Tabii bunu isterken de her kitabın birbirinden farklı içerikte olduğunu, tamamen özgün olması gerektiğini de bilirler. Çünkü yazar olmak isteyen kişi ancak bu sayede okurların dikkatini çekmek ister. Sadece istemekle bu işin yürümeyeceğini düşünen yazar olmak isteyenler “bukitapbenim” burada imdadınıza yetişiyor!
merhabalar